Bendeniz, kendimi bildim bileli Küçükçekmece çocuğuyum. Hayatımın büyük bölümü burada geçti. Şu anda da Küçükçekmece Sefaköy’deki büromda, yayıncılık faaliyetlerime devam ediyorum. Pazar günü bölgemizde meydana gelen bina yıkılması faciası, muhtemel İstanbul depreminde ilimizin nasıl bir kaosla karşı karşıya kalacağının habercisi niteliğinde oldu.
Küçükçekmece’de meydana gelen faciada 1 kişi öldü 8 kişi de yaralandı. Çürük bina televizyon ekranlarından izlediğimiz görüntülerden anladığımız kadarıyla kelimenin tam anlamıyla kağıt helva ve pamuk şeker gibi dağıldı…
Bereket ki binanın etrafında, sağında solunda, köşesinde daha fazla insan yoktu da facia çok daha büyümedi. Bu facia, muhtemel İstanbul depremi öncesinde ilimizdeki yapı stoğunun nasıl olduğu hakkında bizlere ön bilgi vermiş oldu. Ve İstanbul’un nasıl SOS verdiğini de ortaya koydu. Bir bina hiçbir sebep yokken kendi kendine yıkılabiliyorsa, acaba bir deprem olduğunda ortaya çıkacak facianın boyutu ne olur?
Kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm, kentsel dönüşüm… Bu çerçevede Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, kendini paralıyor. Şehirlerimizde kentsel dönüşüm konusunda neler yapılıyor? Yerel yöneticilerimiz üzerlerine düşen görevi yerine getiriyorlar mı? Hükümet bu bağlamda “Yarısı bizden” kampanyası başlattı.
Peki buna şimdiye dek kaç kişi başvurdu? Kentsel dönüşümün önünü tıkayan 3’te 2 şartı kaldırılmış, 50 + 1 şartı getirildi. Şimdi sormamız gerekiyor: Bu binanın deniz kumuyla yapıldığı iddia ediliyor. O dönemde bu bina yapılırken belediyenin kontrolörleri ne iş yapıyordu? Yapı Denetim yıllar sonra ortaya çıktı…
Peki, İstanbul’umuzda yeni dönemde yapılan binaların yapı denetimleri sağlıklı olarak yapılıyor mu?
Küçükçekmece Belediyesi Başkanı Kemal Çebi, binaya 1.5 kaçak kat çıkıldığını kaydediyor. Peki bu kaçak kat çıkılırken siz neredeydiniz?
Devletimize de sormamız gerekiyor… Kağıt helva ve pamuk şeker gibi yapılan bu binalara neden imar affı getirdiniz?
Yarın bir gün muhtemel İstanbul depreminde bunun gibi kaç bina yerle bir olacak?
İmar affı, imar affı, imar affı… Şehirlerimizin başına bela olan bu imar afları dolayısıyla daha kaç kişinin ölümünü bekleyeceğiz?
6 Şubat depreminden sonra da 50 bin insanımızın öldüğü depremlerle ilgili imar afları çok konuşuldu, tartışıldı. Neden başımıza bir felaket geldiğinde av-vah ediyoruz?
Küçükçekmece Belediyesi’ne sormamız gerekiyor… Bölgedeki çürük, kağıt helva ve pamuk şeker gibi olan binaların denetimlerini, yapı bloklarının sağlam olup olmadığını araştırıp soruşturuyor musunuz?
Küçükçekmece’de ne kadar çürük bina var? Bu yapı bloklarının altlarını işgal eden işyerleri ve dükkanlarla ilgili denetim yapıyor musunuz?
Dükkan ve işyeri vasfına uygun olmayan binalarla ilgili denetimler var mı?
Yıkılan bu binanın altında faaliyet gösteren dönercinin de kolonları kestiği kaydediliyor… (kesip kesilmediği bilmiyoruz lakın oyle iddaalar var bu iş yerinin ruhsatı neye göre verdiniz)Dönerci bunu yaparken siz neredeydiniz?
Neden denetim gerçekleştirmediniz?
Yönetmeliğe göre belediyeler çürük binaları sorgusuz sualsiz yıkabilir.
Peki Küçükçekmece Belediyesi bu tür çürük binalar için neden yıkım kararı almıyor? Öncelikle tarot örneği alınacak ve rapor tutulacak bu tür çürük binalarla ilgili yıkım kararları neden uygulanmıyor?
Küçükçekmece’de yıkılan binanın sahibi gözaltına alındı ve taksirle ölüme neden olmak suçundan tutuklandı. Binayla ilgili gözaltına alınanların sayısı da 4’e yükseldi. İş işten geçtikten sonra… Ba’de harabül Basra! Şimdi bundan sonra ne yapılacağını konuşma vaktidir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, her platformda “Dikey yapı değil, yatay yapı” diyor.
Peki, şehirlerimizde, büyükşehirlerimizde yaşadıklarımızdan sonra imar affına uğrayan kaçak yapı bloklarının yıkılması sağlanacak mı?
Küçükçekmece’mizde bunun gibi imar affına uğrayan ve yıkılma tehlikesi bulunan binalarla ilgili belediyemiz bir çalışma gerçekleştirecek mi?
Yoksa, “Olan olur, ölen ölür, kalan sağlar bizimdir” zihniyetiyle mi hareket edilecek?
Deprem eli kulağında geliyor… Deprem uzmanları televizyon ekranlarında sürekli bas bas bağırıyorlar. Muhtemel bir İstanbul depreminde şehrimizde yapı bloğunun neredeyse yüzde 40’nının yerle bir olacağını söylüyorlar. Ankara başkentimizdir, ama İstanbul ekonominin başkentidir…
Türkiye’nin bir bölgesinde deprem meydana geldiğinde, İstanbul ekonomik olarak oraya bakar, sahip çıkar, besler… Ama İstanbul’da çok büyük bir deprem meydana geldiğinde ise Türkiye’nin can damarları tıkanır, ekonomimiz felç olur. Muhtemel İstanbul depremi öncesinde şehrimizdeki kentsel dönüşümün önemini Küçükçekmece’de yıkılan çürük binayla anladık… Anladık anlamasına ama, bunu bir de yerel yönetimimizin ve devletimizin de anlaması gerekiyor. Ben üzerime düşeni yapmış ve söylemiş olayım… Gerisini onlar bilir! Küçükçekmece’de aynı bölgede bulunan diğer hane sahipleri feryat ediyorlar, “Bizler gün mezara giriyoruz… Bize devletimizin, belediyemizin sahip çıkmasını bekliyoruz”… Vatandaşlarımızı her gün “diri diri” mezara sokmayın! Denetim yapın, bölgemizdeki tüm çürük çarık binalarla sağlam binaları ayıklayın, İstanbul depremi öncesinde vatandaşımızı korumak sizlerin görevidir.