7 Ekim’den bu yana Gazze’de tarihin gördüğü en büyük soykırım suçunu işleyen barbar, katil Siyonist İsrail, Nuseyrat kampına yaptığı saldırılarda 4 rehine için 74 Müslüman kardeşimizi şehit etti.
Böylelikle Gazze’de şehit olan Müslüman kardeşlerimizin sayısı 37 bini aşmış oldu. Ne diyordu üstad Necip Fazıl Kısakürek, “Yahudiler mi? Onlar yumurtalarını pişirmek için dünyayı ateşe atmaktan çekinmeyen lanetlilerdir!”… Hz. Ali (ra), “Zulüm iki türlüdür. Zulmü yapan, zulme rıza gösteren… Her ikisi de zalimdir”…
Dünyanın gözü önünde dünyanın gördüğü en büyük zulüm işleniyor. Yüzyıllarca sürüngen gibi dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan bu lanetli ırk, maalesef İngilizler’in ve Siyonist kuklası ABD’nin girişimleriyle 1948 yılında devlet olduğunu açıkladı. Tarihsel sürece baktığımızda Siyonizmin kurucusu Thedor Herlz, Sultan Abdülhamit Han’dan Filistin topraklarını istemişti. Basiretli, dirayetli Abdülhamit Han, bunların niyetinin ne olduğunu bildiği için Herlz’i huzurundan kovmuş, Filistin topraklarını da kendi mülküne geçirmişti. Siyonist İsrail, devlet olduğunu ilan ettikten sonra 15 dakika sonra ABD, onları devlet olarak kabul etti.
Maalesef Türkiye de 3 gün sonra İsrail’i devlet olarak tanıdı. Lanetli kavmi devlet olarak tanıyan o günkü CHP iktidarını da şiddetle kınıyorum. Mescid-i Aksa’da, Kudüs’te, Filistin’deki zulüm, barbar İsrail devletinin kurulmasından sonra başlamış oldu. …O tarihlerde Filistin’in içinde minicik bir yer kaplayan İsrail, yaptığı zulüm, yayılmacı politikalarıyla topraklarını genişletti.
1967 yılında ise 6 gün savaşlarında barbar İsrail, Mısır’dan Gazze’nin bir bölümünü, Suriye’den ise Golan tepelerini aldı. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Birleşmiş Milletler Kürsüsü’nden “1967 sınırlarına geri dönülmeli” diye gösterdiği haritada, barbar İsrail’in neredeyse Filistin’in tamamını işgal ettiği görülmektedir. 7 Ekim’de Hamas’ın silahlı kanadı İzzettin Kassam Tugayları, kendilerine ait olan toprakları geri alabilmek için barbar İsrail’e saldırı düzenlemişlerdir. Dikkatinizi çekiyorum; “Kendilerine ait olan topraklar” diyorum… Barbar, vandal, soykırımcı Siyonist İsrail, bu saldırıları bahane ederek neredeyse 9 aydır Gazze’de tarihin gördüğü en büyük soykırımı uyguluyor. Barbar Siyonist İsrail, uluslararası hukukun içine alınmadıktan sonra dünyanın hiçbir ülkesinin kendisine ait güvenliği yoktur.
Buna Türkiye de dahildir… Zira, barbar, Siyonist İsrail, Türkiye’mizin Fırat ve Dicle havzasını kuşatan Arz-ı Mev’ud hayaliyle yanıp tutuşmaktadır. Dünya susuyor, İslam ülkeleri susuyor… Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır… Asıl kuruluş amacı Mescid-i Aksa’yı ve Kudüs’ü korumak olan İslam İşbirliği Teşkilatı, etkisiz eleman olarak karşımızda.
Cennet mekan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Hocamızın kurduğu D-8’i kimse yürürlüğe koymak istemiyor. İslam ülkeleri, susuyor… Hocamızın dediği gibi, “Siyonizm bir timsah gibidir… Alt çenesi ABD, üst çenesi AB, gövdesi işbirlikçi İslam ülkeleri… Kuyruğu ise İsrail’dir”… Buradaki teşbihe dikkat çekmek isterim.. Bildiğiniz gibi timsah avını alt ve üst çenesine alır, kuyruğuyla döne döne avlar. Artık eylem zamanıdır… Artık, harekete geçmek zamanıdır. Siyonist İsrail’e bir Osmanlı şamarı vurmak için İslam ülkelerinin gerekirse bir araya gelip, toptan savaş ilanı etme zamanıdır. Yoksa, bu barbarların duracağı yoktur.
Kurban bayramına bir hafta kala, yüreğimiz yanıyor. Bu vampirler, bu kan içiciler her gün Müslüman kardeşlerimizin üzerine ölüm yağdırıyor. Netenyahu denilen vampir ne zaman durdurulacak? Bu vampirler yüzünden bayramı da bayram havasında kutlama imkanımız da kalmadı. Bayram demek toplum olarak şenlik yapmak, dertleşmek, ziyaret etmek, hem hal olmak demektir. Gazze kan ağlarken, yanı sıra Myanmar kan ağlarken, Uygur’da Müslüman kardeşlerimiz kan ağlarken, Afrika’da aç-bi ilaç Müslüman kardeşlerimiz kan ağlarken, Suriye’de, Irak’ta Müslüman kardeşlerimiz kan ağlarken biz nasıl doya doya bayram yapabileceğiz? Bayrama buruk gireceğiz… Yüreklerimize kan damlayacak… Sıkıntıda olan Müslümanların derdine ortak olamamanın vebali hepimizin sırtında. Vallahi Cenab-ı Allah bunun hesabını hepimizden soracaktır, bunun vebali hepimizin üzerindedir. Top yekun şenlik yapabilmek en büyük dileğimiz, ama zulüm altında inleyen İslam beldelerindeki zulmü kaldırabilmek için bizim de bir şeyler yapmamız gerekmiyor mu? Gazze, Mescid-i Aksa, Kudüs gibi mübarek yerlerin bu barbarların, bu lanetli kavmin elinde olması, zulüm içinde inleyen Müslüman kardeşlerimiz kan ağlarken bizim sevinç içinde bayram yapmamız bizim için vebal olacaktır.
Mahmut Toptaş hocamız ise şunları kaydediyor: “Kur’an-ı Kerimde bir kaç yerde “Allah dostlarına korku ve hüzün yoktur” buyurulmaktadır. Müslüman olarak bizler de üzerimize düşen görevimizi yapmakla mükellefiz. Geçmişte yapamadıklarımıza üzülmediğimiz gibi bu gün elimizin ermediği, gücümüzün yetmediği konularda yapamadıklarımıza üzülmediğimiz gibi gelecek korkusunu da şimdiden yaşamayız. “Allah var keder yok” der işimize bakarız. Her vaktin görevini yerine getirmenin mutluluğunu yaşarız.
Sevgili peygamberimiz, Bedir harbinden dönüşte Bedir şehitlerine rağmen Ramazan bayramını yapmıştı ve yüzünden tebessümlerini hiç eksik etmemişti”… Müslüman kardeşlerimizin içinde bulunduğu dert ve kederleri düşüneceğiz, üzerimize düşen vebali düşüneceğiz, bizlere bayramı bayram gibi yaşatmayanlar için ne yapabileceğimizi de düşüneceğiz… Ama bayramda dostumuzla, akrabamızla, tanıdıklarımızla hemhal olmayı da unutmayacağız…Tamamen kabuğumuza çekilmeyeceğiz. Kurban bayramında yüzünüzden tebessüm eksik olmasın…
Bayramınızı şimdiden tebrik ediyorum…
Bu bayramın İslam aleminin hayrına ve bereketine vesile olmasını diliyorum.