İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, Dış İlişkiler Bakanı Abdüllahiyan ve 7 kişiyi taşıyan helikopterin tamamen muamma olan (İran kaynakları ön raporlarında kaza olduğunu açıklamasına rağmen) elim bir kaza sonucu vefat etmelerinden sonra şimdi herkes “Dünya dengelerinin nasıl değişeceği” konusunu tartışmaktalar. İran İslam Cumhuriyeti, tamamen dünyaya kapalı devre olan bir ülkeydi. Yaklaşık 40 yıldır hem küresel emperyalist ABD’nin, hem de onun işbirlikçisi AB ülkelerinin ambargosu altında inim inim inliyordu. Ekonomisi son derece berbat vaziyetteydi…45 gün sonra yapılacak seçimler için şimdiye kadar hiçbir Cumhurbaşkanı adayı çıkmış değil. Zira İran’da bir haftalık ulusal yas ilan edildi. İran halkının bu acılarını Türkiye Cumhuriyeti Devleti de paylaştı ve bir günlük yas ilan etti. Birileri de çıkıp, “Neden şehitlerimiz geldiğinde yas ilan etmediniz” diye bağırıp çağırmaya başladı. Bu arızalı tiplerin uluslar arası ilişkilerden zerre kadar haberi olmadığı aşikardır. Diğer yandan sosyal medyada bir ayrılıkçı, işbirlikçi, terör artığı birisinin de, “İran’ın Reisi öldü, Türkiye’nin Reisi’nin sonu da böyle olmalı” şeklinde bir paylaşım yaptığı iddia edildi. Bu terörist ve arızalı tipe bizim söyleyeceğim şudur: Köpeklerin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı… Ve bir Arap atasözü: Köpeklerin havlaması, bulutlara zarar vermez. Uzmanlar, önümüzdeki süreçte dış ilişkilerinde İran’ın daha provakatif bir tavır sergileyebileceklerini kaydediyorlar. Yine uzmanlar, Mahsa Amini protesto gösterilerinde İran’ın iç işlerinde de bir türlü dengeyi tutturamayan, binlerce insanın sokaklarda coplanmasını, onlarca insanın da idam edilmesine göz yuman Reisi’nin, parlak bir mazisinin olmadığını gündeme getiriyorlar. Reisi, uzun yıllar yaptığı hakimlik, savcılık dönemlerinde de onlarca kişi için zayıf bir karneye sahipti. İran’ın iç işlerine karışmak bizim elbette haddimiz değil…Ama, yeni dünya düzeninde İran’ı nasıl bir gelecek beklediğini sormak hakkımız. Yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra iş başına gelecek hükümet, dünyaya açılım noktasında daha şahin mi olacak? Yoksa daha ılımlı bir politika mı izleyecek? Bu sorulara, dünya dengelerini ortaya koyan, müesses nizamın ağa babaları ABD, AB ülkelerinden ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ndeki daimi üyelerini kenara koyarak bağımsız cevaplar veremeyiz. Bana göre küresel eşkıya ABD ve onu parmağında oynatan Siyonist İsrail, yeni dönemde de bu dengeyi kendileri lehine olacak şekilde dizayn edeceklerdir. İran’a uygulanan ambargonun kaldırılmaması bu seçeneklerden birisidir… İkincisi ise tamamen içine kapanan bir görüntü sergileyen İran’ın bu ambargodan daha fazlasına da maruz bırakılması. Neden derseniz? Bildiğiniz gibi Irak’ta öldürülen üç İran generalinin intikamını almak için İran, İsrail’e dronlarla ve füzelerle saldırmıştı…
Bunun sınırlı bir operasyon olduğunu da duyurmuştu. Bugün Ortadoğu’nun çıbanbaşı olan, 7 Ekim’den bu yana Gazze’de 36 bin Müslüman kardeşimizi vahşice katleden, Gazze Kasabı Netenyahu ve Siyonistler, bu saldırıya bir karşılık vermedi. Elleri kanlı, barbar, vandal, masum insanların üzerine ölüm yağdıran, Birleşmiş Milletlerin aldığı hiçbir karara uymayan, Uluslar arası Adalet Divanı’nda yargılanıp tutuklanmasına karar verilen Gazze Kasabı Netenyahu, bölgedeki katliamlarından başını kaldırıp İran’la dalaşmak istemedi belki de… Ama Siyonist İsrail’in nihai hedefinin sadece Gazze’yi yerle bir etmek olmadığını da biliyoruz. Onların amacı, Arz-ı Mev’ud hayalleriyle Anadolu’muzun Dicle ve Fırat arasındaki tüm bölgeye çökmektir… Şimdi bunun hayalini kuruyorlar. Maalesef, kuruluş amacı Kudüs’ü ve Mescid-i Aksa’yı korumak olan İslam İşbirliği Teşkilatı ve Siyonizmin kuklaları olan İslam ülkeleri, Ortadoğu’daki bu yangını sadece seyretmekle meşguller… Ve bir de sadece nutuk… Nutuk atmakla, bağırıp çağırmakla Gazze’deki kardeşlerimizin kurtulması elbette mümkün değildir. Cennetmekan Erbakan Hocamızın dediği gibi, “Siyonist İsrail güçten anlar”… Gazze’yi korumak için canını dişine takan Hamas, bugün yalnız bırakılmıştır. Soykırımcı İsrail, bugün Gazze’yi tamamen işgal etmiş, Refah’a doğru yürümektedir. Ölü ve yaralı sayısı ise sürekli artmaktadır. İşte bu feci manzaranın ortasında İsrail’e en fazla karşı çıkan İran’ın Cumhurbaşkanı’nın vefatı bölgenin dengeleri açısından elbette yeni bir dizaynın karşımıza çıkmasına yol açacaktır. Yukarda dediğim gibi ben bölge dengelerinin, küresel emperyalist ABD, Siyonist İsrail, işbirlikçi AB ülkeleri ve İslam ülkelerinden bağımsız olmayacağı kanaatindeyim.
Bekleyip göreceğiz… Yeni dönem ne getirecek!