Günümüzde televizyon dizileri, toplumun kültürel değerlerini yansıtan ve şekillendiren önemli bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak son yıllarda, bazı televizyon dizilerinde ahlaki değerlerin aşındırıldığı, toplumsal normların göz ardı edildiği ve özellikle gençler üzerinde olumsuz etkiler yaratabilecek içeriklerin ön plana çıktığı gözlemlenmektedir. Bu durum, aile yapısında zedelenmelere yol açabileceği gibi, genç neslin kültürel değerlerden uzaklaşmasına da neden olmaktadır.
Televizyonun geniş kitlelere ulaşma gücü, onun aynı zamanda büyük bir sorumluluğu da beraberinde getirdiğini gösterir. Ancak, birçok dizi ve programda, toplumun temel değerlerini temsil etmek yerine, reyting uğruna sansasyonel ve yozlaşmış içeriklerin ön plana çıkarıldığına şahit oluyoruz. Ahlak ve edep çizgilerinin belirsizleştiği, bireylerin yalnızca maddi kazanç ve popülerlik odaklı bir yaşam anlayışına yönlendirildiği bu tür yapımlar, toplumun manevi dokusunu tahrip etme riski taşımaktadır.
Aile Yapısının Korunması Şart.
Aile, toplumun temel taşıdır. Ancak, bazı dizilerde aile içi çatışmaların abartılı bir şekilde sunulması, evlilik kurumunun küçümsenmesi ve sadakat gibi önemli değerlerin hiçe sayılması, genç bireyler üzerinde olumsuz örnekler teşkil etmektedir. Bu durum, aile birliğinin zayıflamasına ve toplumsal çözülmelere yol açabilir.
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) gibi denetleyici kurumların, bu tür içeriklere karşı daha duyarlı ve etkin bir şekilde müdahalede bulunması gerekmektedir. Özellikle gençlere hitap eden yapımların, milli ve manevi değerlerle uyumlu bir şekilde hazırlanması ve denetlenmesi şarttır. Bunun yanında, aileler de medya okuryazarlığı konusunda bilinçlendirilerek, çocuklarının izlediği içeriklere dikkat etmeleri konusunda teşvik edilmelidir.
İnternet ve Medya Üzerindeki Tehlike
Televizyon dizilerinin yanı sıra, internet üzerinden yayımlanan diziler ve içerikler de denetimden uzak bir şekilde gençlerin erişimine sunulmaktadır. Bu platformlarda şiddet, cinsellik ve ahlaki yozlaşma içeren içeriklerin sınırsız bir şekilde yer alması, gençlerin zihinsel ve duygusal gelişiminde olumsuz etkilere neden olmaktadır. İnternet dizileri de tıpkı televizyon yapımları gibi, milli ve manevi değerlere uygun bir çerçevede hazırlanmalı ve toplumun hassasiyetleri göz önünde bulundurulmalıdır.
Televizyon ve internet, doğru bir şekilde kullanıldığında, kültürel değerlerin yaygınlaşmasını ve toplumun bilinçlenmesini sağlayan güçlü bir araçtır. Ancak bu güç, kötüye kullanıldığında, toplum üzerinde telafisi zor zararlara neden olabilir.
RTÜK ve diğer denetleyici kurumların, ahlaki değerleri koruma noktasında daha etkin bir rol üstlenmesi gerekmektedir. Ayrıca yapımcılar, toplumun hassasiyetlerine duyarlı içerikler üretmeye teşvik edilmeli ve bu konuda çeşitli yaptırımlar uygulanmalıdır. Bunun yanı sıra, toplumun her kesiminden bireylerin medya içeriklerini sorgulayıcı bir şekilde değerlendirebilmesi için medya okuryazarlığı eğitimleri yaygınlaştırılmalıdır.
Sonuç olarak, milli ve manevi değerlerimizi koruyarak, sağlıklı bir toplum yapısı oluşturmak hepimizin sorumluluğundadır. Televizyon ve internet dizileri, bu süreçte ya bir tehdit ya da bir fırsat olabilir. Tercih bizim elimizdedir.