Önümüzdeki Cumhurbaşkanlığı seçimi için sayın Erdoğan’ın seçime girmemesi durumunda, Cumhur ittifakın adayı Hakan Fidan olacağı yönünde havaların estiğini görüyoruz...
Son elli yılda olan biten bir çok seçimde kim ki eski deyim ile Başbakan veya şimdiki tabirle Cumhurbaşkanlığına aday olacaksa önce dış işleri bakanlığı makamına, sonra liderlik koltuğuna otururdu. Şimdi ise, sistem yine aynı sistem ile işlendiği görülüyor...
Bakınız, Dış işleri makamı, öyle es geçilecek ve ya küçümsenecek bir makam değildir. Bilakis, o makam makamlar üstü bir makam olduğundan dolayı ve bilhassa dünyanın en çok tanıdığı ve bildiği bir makam olduğu için, adeta ocak hükmündedir...
O ocakta yetişenin kanı bozuk değilse, o terbiye ile hemhal olanlar yanlış yapmaz ve vatandaşına da zarar vermezler. O kişi, tamda o zaman liderlik vasfına erişmiş olur. Ondan sonra, Reisi cumhurluk makamına da layık görülerek cumhur başkanı olur...
Bu makamın bütün yolları bu ocaktan geçerken son günlerde de Sayın Erdoğan’la taçlanan bu kutlu dava yolunda ikinci yüzyılın ilk basamaklarıyla Hakan Fidan ile mi devam edilecek diye insanların sıkça kafasında dolanıp duruyor...
Çünkü, geçmişte ve şu son Ak Parti döneminde de edinilen tecrübeye göre, liderliğe giden yolun dış işleri bakanlığından geçtiğini gördük ve görüyoruz...
Halkın teveccühünü hızla kazanan Hakan Fidan, halk arasında ikinci Putin olarakta anılmaktadır. Hakan Fidan kimdir diye bana soracak olursanız, şahsi fikrim olarak şunu diyebilirim. O, eşsiz bilgi birikime ve donanıma sahip yürüyen bir sır hazinesi olarak tanımlasam eksik söylememiş olurum...
Bakın, bu adam askeri hizmetinden sonra yıllardır Milli İstihbarat Teşkilatını yönetmiş ve bir kaç iftira, yalan ve çamur atılma durumun dışında en ufak şaibesi olmayan, adam gibi adamdır diyebilirim. Her ne kadar kimi çevreler tarafından konuşma hitabeti zayıf diye lanse edilse de o, kalıbının adamıdır. Şayet keramet konuşmada olsaydı, çok konuşana geveze, söz gümüş ise sükutta altındandır denmezdi...
Bu adam kendini konuşmaya değil, Hakka ve halka yapılan her hizmeti, kendine şiar edenlerdendir. Çünkü bu adam yıllarca minbere çıkıp hutbe ve vaaz vermediği gibi, meydanlara inip siyasette yapmadı. O, yıllarca vatana ihanet edenlerle uğraşarak, devlet ocaklarında adam gibi adam olarak yetişti...
Merak buyurmayın efendim, Reis onu Dış İşleri Bakanı yaptıysa boşuna değildir. Bazı insan vardır, teneke gibi boş ses çıkartır, bazı insan da vardır, her konuşması oturduğu yerden hükmü fermandır. Bırakın oda susan ve icraat yapan ve devlet adına hükmü ferman olsun. Ülke, onun ilim ve irfan lığından, bilgeliğinden ve otoriterliğinden tüm insanlık fayda bulsun...
Hakan Fidan’ı tanımasak ta olur, sonuçta o herkesi iyi tanıyor. Hem memleketi iyi biliyor, hemde dünyayı çok iyi tanıyor. Onun için adamı yıpratmadan çamur atmadan ve çirkefleşmeden vakti zamanı geldiğinde tam gaz yola devam diyerek gönül rahatlığıyla desteğinizi verin derim...
Bakınız, maalesef ki Mescidi Aksa’da olan biten vahşet bir türlü son bulmak bilmedi. Bakın üç beş ay sonra yerel seçimlere gireceğiz, ama kimse en ufak yerel siyasetten konuşamıyor çünkü halen Filistin ve Kutsi Şerif'te yaşanan bir vahşet ve işgal var. Bu işgalden dolayı bıçak atsan insan olan insan evladın damarın da gram kan çıkmıyor...
Siyonistler, bir yanda emeline ulaşırken, diğer yandan da dünyaya balans ayarı çekiyor. Bizim içimizdeki iç Siyonizm’e de gün doğmuş oluyor. Hem Filistin için acımızı yaşayacağız ve hemde vatanımız için başla gözle mücadele edeceğiz ki güçlü olalım, birlik olalım ki Hak Teala da bizimle olsun efendim...
İla ahiri kelamımızın son hulasasında, Rabbim Teala cümlemizi Hak yolunda kalbi iman şuuru ile şiarlanan kulların zümresinden eylesin. Allah, cümlemizin yar ve yardımcısı olsun. Selam ve dua ile huzur içinde kalın selametle...
“SAYGILARIMLA VESSELAM”