Sabah namaz uygulaması, Türkiye geneli Güneş doğmadan bir saat önce ezanın okunması ve yarım saat sonra da namazın kılınması şeklindedir. İstisnai olarak bu durum, bazı bölgelerde farklılık arz ediyor olabilir.
Mevzuu nedir?" diye soracak olursanız!.. Mevzuu, şu: Yaşadığım şehir olması hasebiyle İstanbul'daki istisnai uygulamayı gündeme taşımak istiyorum!
Son bir kaç senedir çalışanların durumu da dikkate alınarak, İstanbul Müftülüğü'nün aldığı karar gereği Kasım ayı itibairyle sabah ezanı İmsak vaktinde okunup yarım saat sonra da namaza duruluyor.
Bu sene için de yine söz konusu uygulamaya geçileceğine dair, 1 Kasım 2024 Cuma günü, Cuma namazında hoca efendi gerekli duyuruyu yaptı. "Efendim, 5 Kasım Salı günü itibariyle sabah ezanı imsak vaktinde okunacak ve yarım saat sonra da namaza durulacak." diye...
"Ee iyi, anormal olan ne?" denilebilir. Malumdur ki günlerin uzaması ve kısalmasına göre namaz vakitleri değişiklik arz ediyor. Normal uygulamaya göre duyurunun yapıldığı gün (1 Kasım 2024) sabah ezanı 06.30'da okunup, 07.00'da da namaza duruluyordu.
Çalışanlar açısından işbaşı saatine de uygun olması hasebiyle, saat 07.00 cemaatin en fazla olduğu saat oluyor. Vatandaş icabında evinde kahvaltısını yapıyor, denk geldiği için de namazını camide cemaatle kılıp, işine öyle geçiyor.
Peki bu uygulama neden yapılıyor? Şu kadar ki normal uygulamaya göre gün uzadıkça namaz saatleri de ileriye gidiyor ve dolayısıyla vatandaşın iş başı saatine uymayacağı için cemaatte azalma olacak! Bunun önüne geçmek için...
Ancak, geriye alınca da maalesef azalma daha da çok oluyor. Yani kısacası 07.00'da namaza durulması cemaatin yoğunluğu açısından en uygun saat. Gerçi günler kısalmaya devam ettiği için bir süre sonra yine 07.00'de namaz kılınacak ama orada da sabit kalmayıp daha ileri saatlere gidecek.
Bu düşünceler ışığında İl Müftülüğü'nü arayıp, 'Normale dönünceye kadar, 06.30'da ezanın okunması ve 07.00'da da namaza durulmasının sabitlenmesi' teklifini yapmak istedim.
Cuma namazından sonra müftülüğü aradım, tele sekreterden önce 'İdari İşler Birimi'ne bağlandım, durumu arz ederek, teklifimi yaptım. Oradan bu, 'Din Hizmetleri Birimi'ni ilgilendirir dediler ve o birime aktarıldım. Meramımı oradaki ilgililere de anlattım. Ancak onlar da murakıplara aktardılar. Keza murakıplardan telefona çıkan kişiye de anlatınca, "Sizi Din Hizmetleri Birimi'ne aktarıyorum." dedi. "Beyefendi oradan size aktarıldım zaten." diye serzenişte bulundum.
Bu defa o şahıs, durumu idare etmeye çalışarak: "Biz bunu ilgili yerlere aktarırız ama karar bir kere alınmış, değiştirleceğine pek ihtimal vermiyorum." diyerek konuyu kapatmaya çalıştı. Ben ise: 'Doğrusu ben bu durumu arz etmezsem üzerimde vebal kalır düşüncesiyle sizlere bildirmiş oldum, artık gerisi size kalmış." diyerek görüşmemi sonlandırdım.
Peki, sonuç!
Sonuç: 5 Kasım Salı günü (bugün) sabah namazına gelenlerin oranı, 4 Kasım Pazartesi (dün) gelenlere oranla 1/3 daha azdı. Oysa normale dönünceye kadar namaz, 07.00'da kılınmaya devam etseydi, eminim cemaat daha da artacaktı ki bu uygulama Ramazan ayı sonuna kadar devam edecek.
Doğrusu kim neye hizmet ediyor, anlamak zor! Neyse biz teklifimizi buradan bir kez daha yinelemiş olalım, bakarsın birilerinin aklına yatar da belki seneye gerekli tedbirleri alırlar.
Olmaz mı?