Aydın Doğan’ın, terk-i ceride-i Hürriyet’ten sonra, iki ucu keskin bıçak sırtında tedirgin bir bekleyişin ciddi endişesini ruhunda hisseden Ahmet Hakan, Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan’a toplumun gösterdiği büyük teveccühü görmezden gelerek, subliminal mesajla siyaseti tersten okumaya çalışması başarısızlığını örtbas etmeye yönelik beyhude bir hamle olsa gerek.
Ahmet Hakan, programatik bir dille Dr. Fatih Erbakan ve Abdülhamid Kayıhan Bey’i edep dışı jargonla; “ikisi de babadan oğula geçişin ürünleri, ikisi de Cumhuriyet’le birlikte kaybedenlerden, ikisi de babalarının sırtından yükselme derdinde, ikisi de kendi tırnaklarıyla bir yere gelme çabasından uzak” gibi kendinden menkul basmakalıp pejoratif bir dille pervasızca eleştirirken bir kez daha içinde bulunduğu hezeyanı ortaya koymaktadır.
Ahmet Hakan’ın içindeki ruh hali kaçınılmaz olarak tam anlamıyla Erbakanofobiye dönüşmüş olduğunu müşahede etmek mümkündür. Bu nedenle ortaya koymaya çalıştığı yüzeysel analizler toptan siyasi ısmarlama ürün olup, kendi iç dünyasında oluşturduğu geleceğe dair endişelerin neticesinde servis edilmekte olduğunu anlamamak için saf dilli olmak gerek.
Bu nedenle Ahmet Hakan’ın, toplumun büyük teveccühünü kazanan ve kurulduğu andan itibaren ses getirmeye başlayan Yeniden Refah Partisi ve onun Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan ve Kurucular Kurulu Üyesi, Abdülhamid Kayıhan Bey üzerinden saldırgan politikalar devşirmesi sadece ve sadece içinde bulunduğu aczinin bir tezahürüdür.
Ahmet Hakan, Hürriyet Gazetesi’ndeki köşe yazılarını Erbakanofobiye korkusu üzerinden temel direnek noktası olarak görmeye çalışması içindeki korkunun bir sonucu olup, korkunun ecele faydasının olmadığını özellikle ifade etmek isteriz.
Sonuç olarak, Dr. Fatih Erbakan ile yeniden mayalanan ve gün ışığına çıkan siyasi umut ve bekleyişler anlaşılan bazı kesimleri o kadar çok rahatsız etmiş olacak ki, İslam dünyasına mal olmuş Cennetmekân Sultan Abdülhamid Han ve Prof.Dr. Necmettin Erbakan üzerinden mahdumları Abdülhamid Kayıhan ve Dr. Fatih Erbakan’a saldırmak hiç kimsenin haddi değildir. Hele hele, başkaları adına ve yerine hareketle ellerine kiralık kalem tutuşturulanların hiç haddi değildir.
Sahi, Türkiye özelindeki ve İslam Dünyası genelindeki geniş spektrumlu mozaiği bir araya getirmek üzere yola çıkmış, siyasette uzlaşmacı ve barışçı dili benimsemiş, yeni nesil siyasetçi profili ile ön plana çıkan Dr. Fatih Erbakan, her nedense kaostan, ayrışmadan yana olan bazı kesimleri tedirgin etmişe benziyor olacak ki, yapay gündemlerle kendisine saldırıyı bir marifetmiş gibi gören anlayışa verebileceği en güzel cevap aslında hiç bozmadığı o asil duruşu olsa gerek.
YanıtlaYönlendir