23 Ekim’de Sayın Erdoğan ve Bahçeli tarafından yerel seçimlerde ittifak yapılmayacağı açıklanmıştı. MHP’nin ittifak isteğini reddederek yerel seçimlerde ittifaklara kapıları kapatan AK Parti, son anketlerde S.O.S. veren İstanbul ve Ankara'yı riske atmamak uğruna yeniden ittifak için MHP'nin kapısını çalması siyasi ilkeleri bir kez daha gündeme getirdi.
AK Parti'deki hızlı oy erozyonu Sayın Erdoğan tarafından Huitzilopochtli’yi hatırlatan adımların hızla atılmasını gerekli kıldı. Bugün Erdoğan ile Bahçeli’yi bir araya getiren asıl siyasi manzume de İstanbul ve Ankara aksı olacaktır. Çünkü Sayın Erdoğan, daha önceki İstanbul Belediye başkanlığı tecrübesine dayanarak, her ne olursa olsun bu metropollere büyük önem vereceği kesin bir vakıadır.
İstanbul ve Ankara’nın düşmesi demek, AK Parti’nin hızlı bir şekilde dağılmasını da beraberinde getireceği bilinen bir gerçektir. Yereldeki bu ittifak girişimiyle Sayın Erdoğan, AK Parti’nin güç kaybına duçar kaldığının da itirafını üstü örtük olarak kabullenmek durumunda kalmıştır.
AK Parti’nin siyasi güç kaybetmeye yüz tuttuğu bir anda can simidi olmaya çalışması, bir bakıma AK Parti’den çok kendisinin adım adım AK Parti bünyesinde güçlenmesine de vesile olmaktadır. Bu siyasi psikolojik eşikten sonra AK Parti’nin tek başına adım atma takati kalmadığı gibi, “birlikte yürüdük biz bu yollarda” şarkısının da bundan böyle “ biz MHP ile birlikte yürüyeceğiz bu yollarda” şeklinde düzenlenmesinin daha uygun olacağı kanaatini taşıyoruz.
Bahçeli’nin siyasi satranç hamlesini, “Numantia Kuşatması” nı gerçekleştiren Scipio Aemilianus’a benzetmek mümkündür. Scipio, bir yandan Numantia ‘yı kuşatırken, Numantialıların dış dünya ile irtibatlarını da kesme yoluna giderek, yavaş yavaş sahneden çekilmelerini sağladı.
Demek istediğimiz o ki, Bahçeli de, AK Parti’yi her ne pahasına olursa olsun siyaseten MHP’ye mahkûm ederek kendi politik kulvarını daha sağlam şekilde tahkim etmeye çalışmaktadır. Bunda da büyük ölçüde başarılı olduğunu ifade etmek gerek.
AK Parti ise, iktidarı sürdürebilmek amacıyla her türlü tavizi vermek suretiyle, bir bakıma kamuoyu nezdindeki güvenirliğine de gölge düşürmeye devam etmektedir. Çünkü dün söylediğinin aksine bir gün sonra farklı politikalar uygulamaya kalkması bunun en en bariz örnekleridir.
Bizimle birlikte MSP ve Refah Partisi gibi güçlü teşkilatçılık anlayışına sahip bir gelenekten gelmekte olan Sayın Erdoğan, siyasi tarih algısını göz önüne alarak mahalli seçimlerde işi sağlama almaya çalışmaktadır. MHP ile olan yakınlaşmasını da bu açıdan değerlendirmekte fayda vardır.
Sayın Erdoğan, İstanbul ve Ankara’yı kaybetmek yerine, MHP’ye daha az öneme sahip metropolleri bırakarak iktidarının aksamadan yürümesini sağlamaya çalışacağı muhakkaktır.
Ezcümle, AK Parti, palyatif çözümlerle iktidarını devam ettirmeye çalışırken, bir yandan da ekonomik güç kaybı için pansuman çarelerine başvurmaya çalışmaktadır. Bu gidişatın nasıl bir seyir alacağını da yakın bir gelecekte görmek mümkün olacaktır.