-Enam suresi 56-93 Ayetler-
Ayetler ile Rabbimiz seçim hakkının kulun kendisinde olduğunu belirtir.
Seçim ve irade özgürlüğümüz ile ya davete icabet ederiz.
Ve cennete talip oluruz. Yada kendi özgür irademiz ile cehennemi tercih ederiz.
Erdemli ergenler ile derslerimize sanal alemde devam ederken
"Hayatımızdaki seçimimiz nedir?" sorusunu nefsimize sorduk.
Aldığınız cevaplar bizi bir bakıma nefsimizi temizlemekten çok nefsimizi temize çıkartma halinde bir yaşam sürdüğümüz gerçeği ile yüzleştirdi.
dünya hayatında yaşanan pişmanlığını yaşayacağız.
Ve duymak istemeyen, öğrenmek istemeyen bir nefsini " heva ve hevesinin peşinden sürüklenen için mucizede,öğütte fayda vermez.
Kendi hür irademizle seçtiğimiz eylemlerini sebebi ile saparız.
Bunun sonucu olarakta Allah da hidayet kapılarını kapatır.
" Allah bizi iman edip etmemekte neden özgür bıraktı."
Erdemli Ergenlerimizin kendi nefislerine sorduğu bir soru oldu.
Erdemli Ergenlerimiz gerek soru sorarak gerekse sorgulamayarak imanlarını sağlamlaştırma çabasındalar.
Hamd olsun.
Ve;
İRADE
Amellerimizin sorumluluğunu üstlenmek ve Rabbimizee karşı mazeret üretmeden Allah'ın hiçbir varlığa bahşetmediği sadece insana lutfettiği "irade" sebebi ile
" Allah bizi iman edip etmemekte neden özgür bıraktı." sorusunun cevabını bulmuş olduk. İnsana bahşedilen "irade" vasfı sebebi iledir ki;
Bize ahiret için vadedilen Cenneti.
İlginç olan Rabbimizin cennet karşılığı olarak yapmamızı istediği eylemler yapamayacağımız şeyleri de değildir.
Asıl itibarı ile Allah yarattığı varlık olan kullarından istedikleri şeyler ile bizleri yaratıp bırakmadığı bilgisi ile kuşatmış oluyor. Uluhiyyet sıfatının gereği olarak kendisine itaat ve ibadet edilmesini emreder.
Rububiyet sıfatı gereğinde tüm kullarını terbiye eder.
Erdemli Ergenlerin Uluhıyyet ve Rubuyyiyet kavramlarına sonra geldiği nokta;
Yeri ve ğöğü yaratan kendisine itaat ettiren ve terbiye eden Rabbin arza serpiştirdiği arz ayetlerini iyi okumak ve imanımızı sağlamlaştırmakla mükellefiz.
En'am suresi 80-82 ayetlerinden yola çıkarak
müşriklerin "tanrı" olarak kabul ettikleri şeyleri değil tartışmak konuşmaya dahi değer olmadıklarına dikkat çeken bir tavır sergilemimiz gerektiği konusunda Erdemli ergenler ile karar kıldık.
Hatta "modern tanrılarla bizi tehdit edenlere karşı tavrımız ne olmalıdır?" sorusunun cevabını "duruma göre pozisyon alma hali" şeklinde bir cümle ile verdik.
Ve doğru bilgiye sahip olmadığımız için;
"duruma göre pozisyon alma hali" şeklindeki bir tavrı sergileyemeden modern ve seküler dünyanın tuzağına daha kolay düşüyoruz.
Zulm= Hakkı olanı hakkı vermemektir.Ve zulümde bir çeşit şirktir.
Allah'ın hakkı olan sıfat ve isimlerin ve dahi muhabbeti Allah'a karşı hissedilmemeside bir anlamda şirktir.
Ve insanın kendi nefsine karşı işlediği bir zulumdür.
Allah'ın kendi zatını ispat yöntemi her daim pratiktir.
Ve arzı, alemi doğru okursanız Allah'a ulaşırsınız.
Hz. İbrahim örneği üzerinden bizlere Rabbimiz bunu tekrar hatırlatıyor.
" Biz ona İshak ile Ya'kubu ihsan etdik ve her birini hidâyete (nübüvvete) erdirdik. Daha evvel de Nuhu ve onun neslinden Dâvudu, Süleymanı, Eyyubu, Yusufu, Musâyı ve Hârunu hidâyete (nübüvvete) kavuşdurduk. Biz iyi hareket edenleri işte böyle mükâfatlandırırız.
Enam Suresi.84
" Zekeriyyâya, Yahyâya, İsâya, İlyâsa da (böyle hidâyet verdik). (Onların) hepsi saalihlerdendi."
Enam Suresi.85
" İsmâîli, Elyasa'ı, Yunusu, Lutu da (hidâyete iletdik). Her birine âlemlerin üstünde yüksek meziyyetler verdik."
Enam Suresi.86
"Onların babalarından, zürriyyetlerinden, biraderlerinden kimini de (yine üstün imtiyazlara mazhar etdik), onları seçdik, onları doğru bir yola götürdük."
Enam Suresi.87:
" İşte o (yol), Allahın hidâyet yoludur ki O, bunu kullarından kime dilerse ona nasıyb eder. Eğer onlar da (Allaha) eş koşsalardı yapageldikleri her şey kendi hesâblarına elbette boşa gitmişdi."
Enam Suresi.88
"Onlar, kendilerine kitab, hikmet ve peygamberlik verdiklerimizde. Şimdi bunlar (Kureyş kavmi) bunları (bu delilleri) tanımayıp da kâfir olurlarsa (zâten) biz ona, bunu inkâr etmeyen bir kavmi vekil (ve me'mur) kılmışızdır."
Enam Suresi.89:
En'am Suresi 84-89 ayetlerde peygamber silsilesine dikkat çekiliyor.İsrailoğlu peygamberlerinden bahsediliyor.Ve tüm bu peygamber ve delillere rağmen iman etmeyen ve inkara direnenlere karşı Rabbimiz başka bir kavmi yaratacağını beyan ediyor.
Ve Allah'a iman etmeyen, ihanet içinde bulunanların aslında kendi öz benliğine ve yaratılışına ve dahi fıtrata ihanet eder.
Şeklinde bir sonuca ulaşınca;
Erdemli Ergenlerle nefsiniz için "Allah'a iman eden, ihanet içinde bulunmayan kendi öz benliğimize ve yaratılışımıza ve dahi fıtratımıza uygun haller içinde olma niyazında bulunduk.
Ve peygamberlik; Peygamberlik bir ödüldür ve bir standardı vardır.
Peki;
" cennetlik olmanın standardı" var mıdır?? Asıl itibarı ile "Allah'ın fıtratımızda yerleştirdiği güzel özellikleri kullananlar ve geliştirenler "cennetlik olma standardını" uygun kullar olarak bu haşrolunacaklardır." şeklinde bir bakış acısı ile öğrencilerimiz Erdemli Ergenler "cennetlik olma standardını" yakalamaya niyetlendiler. (gibi, gibi modern zaman tuzaklarına tuzaklanmadan)
@@@@@@@@@@@@Hz.İlyas üzerinden "maymunlaşma taklit hastalığı, kendi olamama hali" anlatılıyor.
Hz İbrahim'in "dürüst ve erdemli yeğeni Hz.Lut üzerinden" Allah'ın rehberliği ve vahyi görmezden gelen sapacak ve sapıtacaktır."
gerçeği ile yüzleşiyoruz.
Allah'ın hayatımıza müdahale eden, yönlendiren Rabblik sıfatı peygamberlerin özellikleri anlatılarak bize aktarılıyor.
Hz.Musa üzerinden aktarılan Kuran-ı Kerimi Tevrat gibi değersizleşme halinde uzak durmamız gerekiyor ki;
İsrailleşmeyin
İsrailoğulları ile Ümmet Ümmet halimiz karşılaştırılıyor ümmetler uyarılıyor.
İsrailleşmeyin.
@@@@@@@@@@@@
Arzı, alemi doğru okumak lazım aklı vahye tabi kılmak gerekir.
Evet;
Nübüvvet ve Nübüvvetin temsil hali olan bizlerin duruşlarımızda net olmak durumundayız. .
" Allahʼı gereği gibi tanıyamadıkları için: “Allah hiçbir insana bir şey indirmemiştir” dediler. De ki: “Musaʼnın insanlara nur ve yol gösterici olarak getirdiği Kitabʼı kim indirdi? Ki siz onu parça parça kağıtlar haline getirip işinize geleni açıklandınız ve çoğunu gizlediniz. Atalarınızın da, sizin de bilmediğiniz şeyler size onunla öğretilmiştir.” (Habibim) sen “Allah” de, sonra da onları daldıkları sapıklıkta bırak, oyalana dursunlar."
Enam Suresi.91 ayette ise peygamberlik makamına laf edenlere cevap veriliyor.
Ayetin devamında ise vahyi hayatımıza "cennet vasıtası" yapacak şekilde bir okumaya tabi tutmamız ve vahiyle bu şekilde bir muhataplık kurmamız gerektiğine dikkat çekiliyor.
Erdemli ergenlerimizle vahiyle doğru bir muhataplık kurmadan "nefsimizi dizginleyemeyeceğiz." konusunda hem fikir kaldık.
Hamdolsun.
"İşte bu (Kurʼan) da, bereket kaynağı, kendinden öncekileri (ilâhî kitapları) tasdik eden ve şehirler anasını (Mekkeʼyi) ve bütün çevresini (tüm insanlığı) uyarasın diye indirdiğimiz bir kitaptır. Ahirete iman edenler, ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar."
Enam Suresi.92
Ümm'ul Kurra Mekke şehri üzerinden
İslam medeniyetine ait standartlarımıza da ayrıca dikkat çekiliyor.
Ve Ümm'ul Kurra olan Mekke şehrinden yola çıkarak Erdemli ergenler olarak tüm dünya merkez şehirlerine vahyin ulaştırılması gerektiği ve Ulaştırma-tebliğ ve davet- anlamında yapabileceklerimize kafa yormamız gerektiği gerçeği ile yüzleştik.
Ve Erdemli ergenlerimizin
"Ahirete iman edenler, ona da inanırlar. Onlar namazlarını vaktinde kılarlar."
şeklindeki muhatabı olma hali ile yeniden tekrar
"Bismillâhirrahmânirrahîm.
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ"