Sudan'ın batısında, Çad sınırındaki Kuzey Darfur, Güney Darfur ve Batı Darfur eyaletlerinden oluşan bölgeye Darfur adı verilmektedir. Yaklaşık 500 bin kilometre kare yüzölçümü ile genişlik bakımından Fransa'ya denk büyüklükte olan Darfur bölgesinin nüfusu 9 milyon civarındadır. Sömürgecilik öncesi dönemde Darfur bölgesi bugünkü durumunun aksine oldukça gelişmişti ve müreffeh bir yerdi. Yüzölçümü 493.180 km², başkenti Al Fashir’dir.
Hartum'daki merkezi hükümetlerin bağımsızlık sonrasında Darfur'un kalkınmasını ihmal etmesi ve Nil havzasına yapıldığı kadar yatırım yapılmaması, Batı Sudan halkını incitmiştir.
Tablo 1: Darfur'da Nüfus Yoğunluğu Değişimi (1956-2017)
Yıl | Nüfus | Nüfus Yoğunluğu (Kişi/km2) |
1956 | 1.080.000 | 3 |
1973 | 1.340.000 | 4 |
1983 | 3.500.000 | 10 |
1993 | 5.600.000 | 15 |
2003 | 6.480.000 | 18 |
2017 | 9.241.000 |
26 |
Darfur bölgesinde nüfus artışının 50 yılda 9 kat artması, bölge halkının hayvancılıkla geçinmesi, hayvanlarını otlatmak için çok geniş alanlarda 100-600 Km dolaşmaları otlak ve ekili alanların paylaşılmasında ciddi sorunlar doğurmaktadır. Kabileler arası çatışmayı tetikleyen ana mesele geçim meselesidir. Darfur bölgesi halkının İslami hassasiyeti yüksektir ve Sudan’ın birliğine sadakatinde bir sorun yoktur. Bu meselenin çözümü mühendislik ve sosyal dayanışmayı kapsayan bir plân sorunudur. Darfur bölgesi halkı Libya-Çad-Sudan arasındaki bölgelerde gidip gelmekte, sınır meselelerinin çıkmasına da sebep olmaktadır. İşin ilginç tarafı 500 Km2 yüzölçümü olup Fransa büyüklüğündeki bu bölge 9 milyon nüfusu besleyememektedir. Sömürge döneminde Sudan halkının eğitimden yoksun bırakılması, yeteri kadar mühendis ve sosyologunun olmaması kalkınma ve Sudan’ın bütünlüğü için gereken ilmi çabaları zayıflatmaktadır.
Uluslararası toplumun desteklediği bir hükümet kurulmasını isteyenlerin başında Darfur'u Kurtarma Koalisyonu (Save Darfur Coalition) gelmektedir. İlginç olan husus ise başını Save Darfur adlı örgütün çektiği bu grup, topladığı yardım paralarını bölgedeki mağdur insanlara harcamak yerine, askeri müdahale yapılması için lobicilik yapmakta kullanmaktadır. Müzakereli anlaşma yerine askeri müdahaleyi, siyasi çözüm yerine uluslararası baskıyı, affetmek yerine suçlayıp cezalandırmayı savunan bu türlü yardım kuruluşlarının, adlarında ‘kurtarmak' ibaresi geçse bile gerçekten bir ‘yardım' kuruluşu olmadıkları batının kışkırtıcı ajanı rolü oynadıkları görülmektedir…