ABD'nin Samimiyetsizliği Vurgulandı
Bekin, ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Eric Kurilla'nın Suriye'de hükümet dışı örgütlenmelerle gerçekleştirilen toplantıları eleştirerek, "ABD'nin bundan böyle asıl muhatabının Suriye'de bulunmasını belirtmek istiyoruz" dedi. Ayrıca ABD'nin DEAŞ'ı yeniden gündeme getirmesi Suriye'de kalıcı olma çabasını “samimiyetsizliğin apaçık göstergesi” olarak nitelendirdi. Bekin, WikiLeaks raporlarında DEAŞ'ın kökenlerinin ABD'nin politikalarıyla ilgili olduğunu belirtti:"Jullian Assange tarafından deşifre edilen belgelerde, DEAŞ'ın 1979'dan itibaren CIA-MOSSAD tarafından nasıl oluşturulduğu açıkça ortaya konmuştur. ABD'nin şimdi, kurucusu olduğu örgütle mücadele bahanesiyle Suriye'de kalma kararlılığının, samimiyetsizliğin bir başka örneğidir."
İsrail'e Sert Tepki: “Tehlikeli Süreç Başladı”
Bekin, İsrail'in 1974 yılında imzaladığı “Kuvvetlerin Ayrıştırılması”nı bozarak parçalayarak bölgesini işgal etmeyi yasakladı ve Suriye'nin farklı noktalarını bombalamasını sert bir şekilde eleştirdi. Bu eylemlerin Suriye'de alan hakimiyeti oluşturma amacı taşıdığını belirten Bekin, “Bu tehlikeli süreç, Ortadoğu'da yeni bir kaos dönemini tetiklemiştir” ifadesini kullandı.YİNON Planı ve Ortadoğu Projesi
Bekin, İsrail'in eylemlerinin, Ortadoğu'da yeni bir harita çizme girişiminin parçası olduğunu savundu:"Ne yazık ki, İsrail oryantasyonlu yeni 'Ortadoğu Projesi' programı YINON Planlı II. SEVR hamlesi ile Suriye'nin güçsüzleştirilmesi ve bitirilmesi amaçlanmaktadır. Türkiye'nin bu kaotik denklemlerdeki durumlarda büyük önem veriyoruz."
Müslüman Ülkelere Çağrı
Bekin, uluslararası toplumun ve özellikle Müslüman ülkelerin Suriye konusunda daha aktif bir rol üstlenmesi gerektiğini belirtti:"Suriye'de huzur ve istikrarın sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması ve kalıcı çözümlerin ortaya çıkması büyük önceliğe sahiptir. Bu süreçte Müslümanların büyük sayıları düşmektedir."
“Söylem Değil, Eylem Zamanı”
Sözlerini çözüm odaklı bir bütünlükle sonlandıran Bekin, “Suriye'de birçok bilinmeyenli denklem yaşanırken dış aktörlerin hamlelerine karşı tuz söylemlerle yetinmek, çözümsüzlüğü derinleştirir. Artık eylem vaktidir” dedi.Yeniden Refah Partisi, Genel Başkan Yardımcısı ,İstanbul Milletvekili ve Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Üyesi Doğan BEKİN'ın aptığı Yazılı Basın Açıklaması:
“SURİYE’DE ARTIK SÖYLEM DEĞİL, EYLEM VAKTİDİR.” ABD Merkez Kuvvetler Komutanı General Michael Eric Kurilla’nın Suriye’de hükümet dışı örgüt mensuplarıyla görüşmesini yadırgadığımızı bundan böyle asıl muhatabının Suriye yetkilileri olması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Bu arada ABD, Suriye’de kalıcı olmak amacıyla yeniden DEAŞ kartını ortaya koymaya çalışması samimiyetsizliğinin apaçık bir göstergesidir. Şöyle ki, Jullian Assange, ABD diplomatik kaynakları tarafından 1979’dan itibaren kaleme alınan ve ABD Kamu Diplomasi kütüphanesinde muhafaza altında tutulan 531.525 adet “Diplomatik Carter Telgrafları III”ü 28 Ekim 2017 tarihinde deşifre ederek DEAŞ’ın 1979’dan itibaren CIA-MOSSAD tarafından nasıl oluşturulduğunu tüm çıplaklığıyla WikiLeaks belgeleriyle ortaya koymuştu. Bundan amaç; “Müslüman Kimlikli Ortak Düşman” çabası idi. Şimdi ise ABD, WikiLeaks belgelerinde kendisi tarafından kurulduğu açıkça ortaya konulan DEAŞ ile mücadele amaçlı Suriye’de kalma isteği samimiyetsizliğin bir göstergesidir. Bu arada İsrail’in, 1974 yılında imzalanan “Kuvvetlerin Ayrıştırılması Anlaşması”nı ihlal ederek Suriye-İsrail arasındaki ayrıştırma bölgesini işgal etmesini şiddetle kınadığımızı ifade etmek istiyoruz. İsrail, bununla da yetinmeyip, Suriye’nin farklı noktalarını bombalaması ve Suriye’de alan hakimiyeti oluşturmak amacıyla işgal politikası uygulaması son derece tehlikeli bir süreci başlatmış oldu. Ne yazık ki, İsrail oryantasyonlu yeni “Ortadoğu Projesi”nin şekillenmesi bağlamında “YINON Planlı II. SEVR” hamlesi ile Suriye’nin güçsüzleştirilmesi ve bölünmesi amaçlanmaktadır. Türkiye’nin bu kaotik denklemde nerede ve nasıl duracağı ve nasıl bir politika izleyeceği artık daha büyük önem arz etmektedir. Şu aşamada Suriye’de birçok bilinmeyenli denklem yaşanırken dış aktörlerin hızlıca hareketle Suriye’yi istikrarsızlaştırmak amacıyla hamleler yaparken bu konuda salt söylemle yetinmek çözümsüzlüğe ve istikrarsızlığa neden olabilir. Özellikle İsrail’in uluslararası toplumun gözü önünde Suriye’de fiili işgal başlatması son derece tehlikeli bir durum ortaya koymaktadır. İsrail üzerinde baskı oluşturulması artık kaçınılmazdır. Suriye’de huzur ve istikrarın sağlanması, toprak bütünlüğünün korunması, kalıcı ve adil çözümlerin ortaya konulması büyük önceliğe sahiptir. Bu konuda Müslüman ülkelere büyük görevler düşmektedir.